Duras, Söz Otoyolu ve Zaman Harcamak

Söz Otoyolu

“Kitaba benzemeyen şu kitapta her gün, bütün öbürlerine benzeyen, sıradan bir gün boyunca yaptığımız gibi, her şeyden ve hiçbir şeyden söz etmek isterdim. Sözün büyük otoyoluna, anayoluna dalmak, hiçbir özel şey üzerinde eğlenmemek. Anlamın dışına çıkmak, hiçbir yere gitmemek, belli bir bilgi ya da bilgisizlik noktasından yola çıkmaksızın konuşmak ve sözlerin itiş kakışı arasında rastgele bir yere varmak olanaksızdır. Yapamayız bunu. İnsan aynı anda hem bilip hem bilmemeyi başaramaz. Bundan ötürü, söz konusu otoyol olmasını istediğim, aynı anda her yere gitmesi gereken şu kitap, her yere birden gitmek isteyen, ama bir seferinde yalnız bir tek yere giden, geri dönen ve herkes gibi, bütün kitaplar gibi, yeniden yola koyulan bir kitap olacak, susarsa o başka, ne var ki susma da kâğıda dökülemiyor.” (s. 13)

Zaman Harcamak

“İnsan benim yaşımda, gençlikten bunca uzaktayken, gençlerin zamanlarını nasıl harcadıklarını görmek son derece gizemli bir şey oluyor. Hem çok ürkütücü, hem çok gizemli. Özel durum her zaman en kötüsü. Ömrünü dolu dolu geçirmeyi ancak çocuklu kadınlar beceriyor. Onların algıladıkları açık seçik gerçek bu. Çocukların istekleri, bedenleri, güzellikleri, her birine göstermek gereken özen, her birinin beklediği, bulamayınca yaşayamadıkları sevgi kadınların boyunu aşıyor. İnsanın kolunu kanadını kırmayan tek görüntü, çocuklu kadınlar. Yoksa tıpkı sizlerin birbirinizden alabildiğine uzak oluşunuz gibi, size oranla bulunduğum uzaklıktan, her varoluş anlamsız, herhangi bir canlı türüne özgü olamayacak kadar gereksiz görünüyor. Hem varoluş, çözümsüz bir sorun. Konutlarda dikey olarak sıralanmış sahanlıklarda yaşayan komşulara bakınca, bunun nasıl olabildiğini merak ediyor, ama siz de o sıralardan birini oluşturuyorsunuz.

Zamanı dolduran, gerçekten de, onu harcamak oluyor.

Kilise önlerinde, büyük alanlarda, Darty’de, Hal Alanında dikilip bekleyen bütün o gençler, Paris kapılarının Toplu Konutlardaki işçi dairelerine bakmaktan, kış gecesi, canlı kalmayı sürdürebilmek için işe gitmek üzere çalan saatlerden çok daha az acı veriyor insana.” (s. 116)

Marguerite Duras, Somut Yaşam: Marguerite Duras Jérôme Beaujour’a Anlatıyor, çev. Bertan Onaran, Can Yayınları, 1997 [1987].