TEKerLEME (1985) | Boğaz’da Sandal Şiiri

Burak Çevik’in Tuzdan Kaide’sinin kayık sahnesi ve Çevik’in işaret edişi bu filmle karşılaştırdı. 80’lerde sinemada az çok neler yapıldığını bildiğimi sanıyordum, haberim yokmuş. Mine’yi bile yeni izledim. Merlyn Ecer’in 1985’te çektiği bitirme teziymiş.

Türkiye’de çekilmiş kent filmi, deneysel film, şiir filmi arayışında olanlar bir bakabilir. Darbe sonrası adı değiştirilmiş sokaklardan finalindeki dönme dolap imajına -ben yuvarlaklığından doğru yine bir tekerleme olarak yorumluyorum bir aşırı okumayla-; reklam metni yazmaya çalışan eski solculardan aşırı ciddi yemek tarifi tiradlarına; bir vapur yolculuğunu eş zamanlı temsil çabasından üçüncü sayfa haberleriyle yapılan aşık atışmalarına melankolik ve entelektüel bir yolculuk çabası TEKerLEME, sık sık teklese de, bunun farkında gibi. Bir de İstanbul şiiri var, Kara Kitap’taki gibi boğazın suları çekildiğinde ortaya çıkacak şeylere bakmışlar. 

 

Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam
Sana uzun heceli bir kent vereceğim
Girilince kapıları yitecek ve boş! (Zambaklı Padişah, Ece Ayhan)

Bu su binlerce yıldır
Bu şehrin ve insanlarının kaderini çizmiş

Bu suyun altında boğulmuş çocuklar,
Çuvallara tıkılıp atılmış şairler var

Bu suyun altında batık faytonlar,
Yosun tutmuş toplar var

Bu suyun altında bizimkinin aynadaki görüntüsü gibi
Ona eş ama ters bir dünya var

Zamanın tersine aktığı
Çınarların yapraklarının
Denizin tabanını yaladığı bir dünya

Tersine minareleri
Tersine kilise kubbeleri
Baş aşağı mezar taşlarıyla
Bir denizaltı dünyası

Tersine atlı tramvayları
Baş aşağı giden tahtırevanları
Deniz tabanına doğru uçan Hezarfen Ahmet Çelebileriyle
Bir su altı dünyası

Su altında çalan bandoları
Bir önceki yüzyılın fetihlerine ilerleyen sipahileri
Geçmişte yaşayacakları aşklardan habersiz aşıklarıyla
Dünyanın başlangıcına doğru yaşlanan bir dünya

Harika bir dünya
Oraya hiçbir geçit yok mu?

Öyle bir dünya yok ki