Aruoba, Yol Olarak Yaşam Olarak Yol Üzerine

“Belirli bir yolu yer edinen kişi,
bu yolun –bir zaman, kendisi ulaşamasa bile–
kalıcı bir yer olabileceği olanağına
dayandırır umudunu – bu umut da, yine,
bir yoldur yalnızca: Yani, aslında,
bir yolu yürüyen kişinin istediği,
o yolun yer olup çıkması değil,
hep yeni yolcuların yola çıkış yeri olmasıdır.

Bir belirli yolu yürümüş olan kişi,
aynı yolu başka kişilerin aynı biçimde
yürümelerini istemeyecektir – çünkü,
yeni bir yol olarak yürüdüğü yolu
aynen yürümenin, başka kişiler için,
yeni bir yol yürümek değil,
aynı yolu yürümek olacağını bilecektir
– o yol, öteki kişiler için,
aynı yeni yol değil
aynı eski yol olacaktır.

Başkalarının, kendi
yürüdüğü yolu yürümesini isteyen kişi,
en azından kendisine ihanet ediyordur.

Kişinin yürümeden önce bilecileceği tek yol,
yönünü kendinin belirleyebileceği yoldur
– oysa, yürümeyi öğrenirken yürüdüğü yollar,
hep başkalarının yollarıdır: Ne yazık öyle –:
kişi, kendi yönünü, ancak başkalarının
yollarını yürüyerek bulabiliyor.

Kendi yönünü bulmanın tek yolu,
başkarının yüklerini yüklenerek
başkalarının yollarını yürümektir.
(–Zerdüşt’ün “Deve”si…)

Bir yaşam, bir yönün bir yol olup
olamayacağının denenme sürecidir.”

Oruç Aruoba, Yürüme, Metis Yayınları, 2000 [1992], 4. basım, s. 134-5.