michel foucault, the author

thank you, wikipedia.

Monographs

Year Original French English Translation
1954 Maladie mentale et personnalité

re-edited as Maladie mentale et psychologie (1962)

Mental Illness and Psychology (1976)

reprinted as Madness: The Invention of an Idea. New York: Harper Perennial (2011)

1961 Histoire de la folie à l’âge classique – Folie et déraison Madness and Civilization: A History of Insanity in the Age of Reason (1965)

History of Madness (2006)

1963 Naissance de la clinique – une archéologie du regard médical The Birth of the Clinic: An Archaeology of Medical Perception
1963 Raymond Roussel Death and the Labyrinth: the World of Raymond Roussel
1966 Les mots et les choses – une archéologie des sciences humaines The Order of Things: An Archaeology of the Human Sciences
1969 L’archéologie du savoir Archaeology of Knowledge (2002)
1971 L’ordre du discours “The Discourse on Language” (1972).
1975 Surveiller et punir Discipline and Punish: The Birth of the Prison
1976–1984 Histoire de la sexualité

Vol I: La Volonté de savoir (1976)

Vol II: L’Usage des plaisirs (1984)

Vol III: Le Souci de soi (1984)

Vol IV: Les aveux de la chair (2018)

The History of Sexuality

Vol I: The Will to Knowledge

Vol II: The Use of Pleasure

Vol III: The Care of the Self

Vol IV: The Confessions of the Flesh

Collège de France Course Lectures

Year Given Original French English Translation
1970–71 La Volonté de Savoir (2011) Lectures on the Will to Know (2013)
1971–72 Théories et Institutions Pénales (2015) Penal Theories and Institutions (2019)
1972–73 La Société Punitive (2013) The Punitive Society (2015)
1973–74 Le pouvoir psychiatrique (2003) Psychiatric Power (2006)
1974–75 Les anormaux (1999) Abnormal (2004)
1975–76 ″Il faut défendre la société″ (1997) ″Society Must Be Defended″ (2003)
1977–78 Sécurité, territoire, population (2004) Security, Territory, Population (2007)
1978–79 Naissance de la biopolitique (2004) The Birth of Biopolitics (2008)
1979–80 Du gouvernement des vivants (2012) On the Government of the Living (2014)
1980–81 Subjectivité et Vérité (2014) Subjectivity and Truth (2017)
1981–82 L’Herméneutique du sujet (2001) The Hermeneutics of the Subject (2005)
1982–83 Le Gouvernement de soi et des autres (2008) The Government of Self and Others (2010)
1983–84 Le courage de la vérité (2009) The Courage of Truth (2011)

Other Lectures

In a 1967 lecture, titled in English as either “Different Spaces” or “Of Other Spaces” (reprinted in Aesthetics, Method, and Epistemology, and in The Visual Culture Reader, ed. Nicholas Mirzoeff), Foucault coined a novel concept of the heterotopia.

Collaborative works

Year Original French English Translation
1973 Moi, Pierre Rivière, ayant égorgé ma mère, ma soeur et mon frère I, Pierre Riviere, Having Slaughtered my Mother, my Sister and my Brother (1975)
1978 Herculine Barbin dite Alexina B. Herculine Barbin (1980)
1982 Le Désordre des familles. Lettres de cachet with Arlette Farge Disorderly Families: Infamous Letters from the Bastille Archives (2017)

Other books

Year Original French English Translation
1968 “Ceci n’est pas une pipe” This is not a pipe (1991)
1980 Interview with Michel Foucault originally published in Italian, then in French in 1994 Remarks on Marx (1991)
2001 Berkeley lecture series, never published in French Fearless Speech (2001)
2013 Mal faire, dire vrai. Fonction de l’aveu en justice (2012) Wrong-Doing, Truth-Telling: The Function of Avowal in Justice (2013)

Foucault – Klee, Kandinski, Magritte

Batı resminde, onbeşinci yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar, iki ilkenin egemen olduğunu sanıyorum. Bunların birincisi, plastik canlandırma (benzeyişi içerir) ile dilsel gönderim (benzeyişi dışta bırakır) arasında ayrılık olduğunu ileri süren ilkedir. Benzeyişle bir şeyi gösteririz, farkla da bir şeyden söz ederiz. Öyle ki, bu iki sistem ne içiçe geçebilir ne de birbirinin içinde erir. Bunlar arasında bir boyun eğme ilişkisinin bulunması gerekir. Yani, ya metin görüntünün egemenliğindedir (bir kitabın, bir yazıtın, bir mektubun, bir kişi adının canlandırıldığı tablolarda olduğu gibi) ya da görüntü metnin egemenliğindedir (sözcüklerin sunmak zorunda oldukları mesajı, desenin kısa yoldan gidiyormuş gibi tamamladığı kitaplarda olduğu gibi). Bu boyun eğişin denge içinde kalmasına pek az rastlanır. Çünkü kitabın metni, kimi zaman görüntünün açımlanmasından ve eşzamanlı formlarının sözcüklerle sağlanan çizgisel mecrasından başka şey değildir, ya da tablo, bütün anlamlarını plastik olarak gerçekleştirdiği metnin egemenliğinde kalmıştır. Ama egemenliğin taşıdığı anlam ve kendisini sürdürme, çoğaltma ya da tersine çevirme tarzı önemli değildir. Asıl önemli olan, sözsel gösterge ile görsel canlandırmanın aynı anda hiçbir zaman verilmemiş olmasıdır. Formdan söyleme ya da söylemden forma giden bir düzen, her zaman kademeleştirir onları. Belirsiz, tersine çevrilebilir ve salınıp duran bir mekânda (bu aynı zamanda, hem sayfa, hem tuval, hem tarih, hem haritadır), figürlerle göstergeler sentaksını yanyana koyup göz önüne sererek, Klee’nin hükümranlığını yıkmış olduğu ilke de işte bu ilkedir. Onun resminde, gemiler, evler, kişiler, hem tanınabilir figürlerdir hem de yazı öğeleridir. Bunlar aynı zamanda okunacak satırlar olan yollara ya da kanallara yerleştirilmişlerdir ve bu yolları izleyerek ilerlerler. Ormanların ağaçları, müzik portreleri üzerinde sırayla ilerler. Bakış, sanki nesneler arasında yolunu şaşırmış gibi görünen sözcüklere rastlar ve bu sözcükler ona, izlemesi gereken yolu gösterirler, içinden geçmekte olduğu görünümün adını söylerler. Ve bu figürlerle göstergelerin bağlantı noktasında ansızın ortaya çıkan ok (grafik bir onomatope ya da bir düzeni dile getiren bir figürmüş gibi bir ilk benzeyişi kendinde taşıyan bir gösterge olan ok), geminin hangi yönde ilerlemekte olduğunu gösterir, bakışın izlemesi gereken yönü ya da oraya geçici olarak ve biraz da keyfilikle konmuş olan figürün, imgelemsel olarak yer değiştirtilmesi gerektiği çizgiyi saptar. Burada, dönüşlü olarak göstergeyi formun egemenliğine sokan (sözünü ettikleri şeyin figürünü edinen bir harfler ve sözcükler bulutu gibi) ve daha sonra formu göstergenin buyruğuna veren (abece öğeleri halinde parçalanan figür gibi) türden kaligramlar söz konusu değildir; nesnelerin parçalarında harflerin kesip çıkarılmış formlarını yakalayıp saptayan türden kolajlar ve röprodüksiyonlar da söz konusu değildir; ama benzeyişle calandırmayı ve göstergelerle gönderimi sağlayan sistemin dokusunun kendisindeki bir içiçe geçiş söz konusudur. Bu da formlarla göstergelerin tablonunkinden tam anlamıyla farklı bir mekânda karşılaşmalarını gerekli kılar.

Paul Klee | Departure of the Ships | 1927

Resmi uzun zamandır egemenliğinde tutan ikinci ilke, benzeyiş olgusu ile canlandırıcı bağ konusundaki ileri-sürüş arasındaki eşdeğerliliği ortaya koyar. Bir figürün bir şeye ya da bir figüre benzemesi, resmin içine apaçık, sıradan, bin kez yinelenmiş ama her zaman sessiz (figürlerin sessizliğinin çevresini dolanan, ona egemen olan, onu kendi varlığından çıkaran ve sonunda adlandırılabilir nesnelerin alanına döken sonsuz ve musallat bir mırıldanma gibidir bu) bir işleyişi sokmaya yeter: “O gördüğünüz, odur”. Canlandırma bağıntısı hangi tarzda olursa olsun (resim, ister çevresindeki görülür dünyaya gönderimde bulunsun ister kendine benzer bir görünmeyen dünyayı tek başına yaratmış olsun), durum değişmez.

Önemli olan, benzeyiş ile ileri-sürüşü birbirinden ayırmanın olanaksız olmasıdır. Bu ilkenin çözüntüye uğratılmasını Kandinski’nin gerçekleştirdiği söylenebilir. Onun resminde benzeyiş ile kendisinin “eşya” dediği ve kilise-nesneden, köprü-nesneden ya da oklu adam-süvariden daha az ya da daha fazla nesne olmayan çizgilerin ve renklerin gittikçe daha ısrarla ortaya konmalarına dayanan benzeyiş ve canlandırıcı bağ, ikili ve zamandaş olarak silinir. Bu çıplak ortaya koyuş, hiçbir benzeyişe dayanmaz ve “bu nedir” diye sorulduğunda, kendisini oluşturan harekete gönderimde bulunarak “doğaçlama”, “kompozisyon” diyerek ya da resimde görülene gönderim yapıp “kırmızı form”, “üçgenler”, “mor turuncu” diyerek ya da resimdeki gerilimlere ya da iç bağıntılara, gönderimde bulunup “belirleyici pembe”, “yukarı doğru”, “sarı alan” diyerek cevap verilebilir ancak. Görünüşte, Klee ve Kandinski’ye, Magritte kadar uzak bir insan yoktur. Magritte’in resmi, benzeyişlerin şaşmazlığına herhangi bir başka resimden çok daha bağlı gibi görünmektedir ve dolayısıyla, benzeyişleri, onları pekiştirmek istiyormuş gibi bile isteye çoğaltıp durur ve bundan ötürü onun bir pipo deseninin pipoya benzemesi yeterli değildir ve kendisi bir pipoya benzeyen bir başka çizimlenmiş pipoya da benzemesi gerekir. Ağacın bir ağaca, yaprağın bir yaprağa benzemesi de yeterli değildir; ağacın yaprağının ağacın kendisine benzemesi ve bunun da kendi yaprağının formunu edinmesi (l’Incedie [Yangın]) gereklidir; denizin üzerindeki gemi de bir gemiye benzemekle yetinemeyecektir, ama aynı zamanda denize benzeyecektir ve gövdesiyle yelkenleri de denizden yapılmış gibi olacaktır (le Séducteur [Ayartıcı]) ve bir çift ayakkabının şaşmaz canlandırılması [görüntüsü], kaplamak zorunda olduğu çıplak ayaklara da benzeyecektir.

Wassily Kandinsky | Powerful Red | 1928

Yazı öğesi ile plastik öğeyi, birbirinden titizlikle ve gaddarlıkla hiçbir resimde görülmediği ölçüde ayıran bir resimdir bu. Bu öğeler, bir altyazı ile onun görüntüsünün bir tablo içinde üstüste yer aldıklarında, ileri-sürüş, figürün açıkça görülen kimliğine ve ona vermeye hazırlandığımız ada itiraz eder. Dolayısıyla bir yumurtaya tıpatıp benzeyen şey akasya, bir ayakkabıya tıpatıp benzeyen şey Ay, bir melon şapkaya benzeyen şey kar, bir muma benzeyen şey de tavan diye adlandırılır. Ne var ki Magritte’in resmi, Klee ve Kandinski’nin girişimine yabancı değildir ve daha çok onların girişimlerinin karşısında ve onlarda ortak olan bir sisteme dayanarak, hem karşıt hem de tamamlayıcı bir figür oluşturur.

René Magritte | Meditation | 1937

Resimleri ben internetten bakarak ekledim, Foucault kesin bunları imâ etmiyordur da işte, neyse.

Michel Foucault, Bu Bir Pipo Değildir, çev. Selahattin Hilav, Yapı Kredi Yayınları, 2010 [1973], 7. basım, s. 32-5.