boksi IV

mevsimlerin acı kahkahası kulağında
sen bakıyorsun ben bakıyorum
biz bize bakışıp
ama asıl avrupalıların incelmiş
bakışları gibi değil dik dik
dağdan indik buraya geldik
hala dağın kavgasını bitiremedik
ilk kim başlattı kimse bilmiyoruz

sakın o japon bilgeliği değil boynumuzda
yular fular bir de keçeden atkı
eklem yerlerinde yara yapan sıkıntı

bütün yaz güneş topladıktan sonra
kış boyu kıvrılıp yatacaksak
niçin uğraşıyoruz

sürekli kendimize
ve ötekilere sorular soruyoruz
freud’dan öğrendiğimiz altın dalını uzat da
sınıkçılar ovsun dört yanımızı

oysa bir bebek, bir çocuk, üç bagaj taşıyan kadın
şiiri omuzlarıyla yazınca
klavye başındakiler
koşuya çıkalım demiş murakami’yle

boksi III

klimasız fayans bir adana dükkanda
bici bici, karsambaç ve adorno kitapları satıyoruz
moralimiz minimumda seyrederken
komşu kurnaz sahaf selam bile vermiyor
garip bi hınç bu, ancak düşmana, el emeksiz
portakal çiçeği festivalinde mümkün değil
yarın lanthimos favori oyuncularıyla çekebilir

ezeli mağlup don diego de zama’yı
x coğrafyasında herkes mi tanıyor
kırk metrekare evler kurarken teknelerin kuytularına
greta’dan öğreniyorum öğrenmeyi
henüz bitiremedim, kaç sayfa geçti
öğlen güneş altında dürbünle sersem gibi
elli faktör kortizollu yüz kremiyle gözünü silip
şiiri okumadan yazınca daha ne beklemiştin
uçuruma ben varım demiştin (yo)

affetmek için suyumuzu kuyulardan
içine zehir katıp avcumuzla içip
rastgele bir dünya bu sakin sokaklarda
her akşam enter’ın yeni satırıyla kesilmiş
kaçırılmış, ertelenmiş, tedavi edilmemiş, cevapsız (ah)
gardını bir kere düşürünce gelen muhafız
panoptikon diyor, biz aslında seni görebiliyorduk
sen de görünmek ve görülmek istemedin mi
hep beraber kaybolmadık mı biz

boksi II

kitap okumak, film izlemek, müzik dinlemekse
kadim özgür zaman işlerinin altında
altı yaşından beri aynı düşman
bakıyor, kokluyor, dinliyor
teslim oluyor, bile isteye
nerelisin, baban nereli diye diye

post-punk konserini a dört kağıdına çiziyoruz
kesip uçak, kesik uçak, bio uçak
radikal dinlemeden bahsediyordun,
ötekilerin yaşamlarını (yo)
bu ne zaman fişleme ne zaman ok?
siz yavaştan kalkın artık, onlar
über’lerle geçeceklerini söylerler

oraya yaz buraya sus
kin hınç kaza ihtimali
felsefecinin tırnaklarıyla sen kazıyabilir misin?
soykırım esnasında kaybolan
tütün çantalarını bulabilir misin?
alman rapçinin kız kardeşleri açken hem de

boksi I

önümde sağ ayağı yanmış bir
üst kollarına che dövmesi yapmış, üç sivil
kapalı alanlarda mırıldanıyor mır mır
alerta alerta anti faşista
şok şok şok, duvar geçen güneş sokağında
şarkılarla yavaşça
almanca öğreniyoruz

haftalar geçmiş, yeni bir gün bu
vagabond gemisinde sessiz bir bahçedeyiz
greta’yla şarkılar dinliyoruz şimdi
zengin öldürüyoruz ama bir başlayamadık ki
burayı görmüş geçirmiş mutlu punk çiftler
bize bakıp o dövmeleriyle gülümsese
güneşin batışıyla tekrar kapalı alanlarda
ucuz ledlerle öylesine ışıklandırılmış
okuma lambasının etrafında buluşan mahalle sinekleriyle
bir gün yaklaşıp, sarılı veriyoruz

kenarından çizdiğimiz bir yolda çok yavaş adımlarla
sırtımızda kamp çantalarımız, çok yüksek bir bpm’de
x > 90, hesabı ödeyelim, gına yolda
bundan sonra çok demeyelim, abartma

they don’t know they are brainwashed
biliyorlar ama boş, yine yapıyorlar
sırtında büyük harflerle do you want to die (ah)
bir miktar beyaz pamuk üzerine kızıl kara verbatim
iki dakika yedi metre
uzaktan izledim
şairleri google’dan birkaç kelimeyle takipteyim
burada şiir kitabı yok ya
bookmark’larımda ‘ş’ klasörü hemen
arılar kovdular, hamam böcekleri de kovar
hırsızlar da kavgaya katılınca yerimden oldum
kendimi posta kutusunda buldum (yo)

elektronik sigara ikram ediyorsun, hem de bio
kundera’nın ölüşü ve ursula’nın daha önce
bunlara hetero pesimizmi de ekledik sonra
daha çok dövme, daha çok kayıtsız saçlar
succession’ın finali, cam kavanozun yuvarlanışı
emojiler
iki saat ses pornosu dinledikten sonra
sıcacık bir pazar gününde biz ne yapmalıyız
göl hariç
başkalarıyla, dostlarıyla çiçekli bir kahve fotoğrafı olup
inanmayarak tüm olan bitene
parklaşamamış bir meydandaki ağaca sorduk
n’aber diye

para kommt, angst yok
diz ağrılarını twitter’a nası’ yazıyorlar
from pakistan, with love, wa22ermann
benim de rakamlı bir adım olsun mu
ya da mavi ışıklar ve hidrasyonla
çilekli yoğurt yiyerek geçebilen sakin hayat