Bugün burada blog tutmanın bana verdiği zevke dair bir şey keşfettim. Şimdi pek yapmıyorum ama eskiden sık sık okuduğum kitaplardan hoşuma giden parçaları biraz da hatıra niyetine buraya geçiriyordum. Türkçe basılmış kitaplarla aramıza mesafe girmesi bırakmamda etkili oldu. Epeydir bir kitabı önüme açıp, klavyemin altıma kıstırıp, sesli okuyarak yazıya geçirmedim.
Ara sıra bu not defteri gibi kullanmaya çalıştığım blog’a girip bir isim yazıp ya da rastgele bir post açıp bir kitap alıntısı okuyorum. Bu alıntıyı okumak bana genelde yeni bir şey gibi geliyor çünkü okuduğum şeyi hatırlamıyor oluyorum. Bazen kitabı bile unutmuş oluyorum. Durumun beni şaşırtmasının sebebi bana sanki daha önce sevip unuttuğum bir şeyi tekrar karşıma getiriyor oluşu. Belki şimdi okuduğumda saçma bulacağım, belki anlamayacağım, belki yine etkileneceğim. Hepsi de oluyor. Bazen o notu buraya geçiren kendimi küçümsüyorum, bazen neden o alıntıyı geçirdiğimi anlamıyor ya da anlamadan geçirdiğimi düşünüyor, bazen de ah be ne güzel metinmiş diyip tekrar keşfediyorum.
Bunun bir örneğini geçenlerde blogdaki Bayazoğlu, Ergüder Yoldaş ve Normalleşme Üzerine yazısına denk gelip okurken yaşadım. Hayal meyal hatırlıyordum bu pasajı ama detayları kalmamış aklımda. Okuyunca Bayazoğlu ne yapıyor diye merak ettim, epeydir bakmamıştım, yeni bir kitap yazmış Arap Kızı Camdan Bakıyor diye, merak ettim. İyi de bir söyleşisi varmış, şansıma, onu dinledim biraz fikir edinebildim.
Böyle bir not alma pratiği okuyup geçmişte kalan bir kitabın hatırlanmasına dair aşındırıcı bir etki de yapıyor, her şey toz pembe değil. Hiç akademik ya da sistemli bir okur olmadığım için, okuduğum metinlerin ana fikirleri, hipotezleri, soruları pek aklımda kalmıyor. Böyle bir iki uzun pasajı da ayırıp kitabı temsil eden bir şekilde kayda geçirdiğimde sanki kitap bu alıntıdan ibaretmiş gibi bir izlenime mahkum ediyorum kendimi. Neredeyse hiçbir zaman alıntının kendisi kitabı temsil edebilecek kapsamda olmuyor. Daha ziyade kitabın çok sapa bir noktası oluyor hatırlamayı seçtiğim kısım. Örneğin Bauman’ın Küreselleşme kitabından taşıdığım Turistler ve Aylaklar bölümü gibi. Kitabın genel tezlerine katkı yapmak için verilen örneklerden belki de en minör olanlarından. Ama sanki başka bir estetik değer taşıyor gibi hissediyorum. Belki de tekrar baka baka o değeri ben kafamda kurup atfettim. Uzun süre bir diziyi izleyince artık dizi iyi de olsa kötü de olsa karakterlere yapılan duygusal yatırımın sonucu olarak o diziyi hiç izlememiş birine göre farklı bir hisle izlemek gibi.
Bunun adına Blog Üzerine II dedim, geçmişte bir blog alıntısı yapmışım çünkü birincisini birkaç yıl önce Crary’nin 7/24: Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu kitabından yapmışım.